21 Nisan 2020 Salı

Dudayev Mersiyesi



                                                           -Der Cevher Dudayev aleyhirrahme vel gufran-

Kan girdabıyla çevirir acı bir ağıt gönlümü
Kafkasya yanık yüreğim, kop rüzgâr dağıt gönlümü

Uykusuz gözlerim yanar, gece kaldı ümitlerim
Ninniler mırıldan bana ak/deniz uyut gönlümü

Alevleri avuçlarım “öç” diye yanar dudağım
Hayallere bürü beni kelime avut gönlümü

Bir telâşe aldı beni ölüp ölüp dirilirim
Yanardağlarla çevirir imansız Nemrut gönlümü

Ben Yahya’yım başımı vur, İsa sanıp çarmıha ger
Kahrolası hain Çıfıt topa tut Beyrut gönlümü

Yerden yere vurulurum kan içinde elim yüzüm
Hüdâyâ, susup kaldım ateşle barut gönlümü

Uçmağa kalkmalı erler sancağı yüceltmek için
Kafkasya sen alevlendir zaferle yakut gönlümü

Çeçen yumruğunla vur ki yüz bin kıyamet şahlansın
Yeniden diriltsin beni coştursun umut gönlümü

Ufukların gözü kızıl güneş ağlıyor Çeçenya
Matem mi var niye bürür kara bir bulut gönlümü

“Cevher şehit düştü” derler param parça oldu eyvah
Süründürür peşi sıra kanlı bir tabut gönlümü

Kan bürüyor gözlerimi çığ gibi çöker damlalar
Bütün dünyam kan içinde hey güneş kurut gönlümü

Ağlasam gözümden kopar yüz Fırat bin Kızılırmak
Ağlasam tufanlar kopar… Yaradan’ım tut gönlümü


4 Nisan 2020 Cumartesi

AY EDASI


Söz dinler, sözü dinlenir, söz de onu dinler.

Konuşurken, o tatlı kekemelikten oluşan boşluklar kendiliğinden limon çiçekleriyle, portakal yeşiliyle dolar.

Acımtırak ve ekşi yanları mizaha yansır. Baykuş Dikey Duruş mecmuası biraz o meşrebin ürünüdür.

Kafayı bir zamanlar “Bay” ve “bayan” kuşlarla bozsa da, her göçmen kuşa “bu turnadır” dediği olur, güzel yanılgılar adamıdır.

Gömleği eskirse dilden yeni gömlekler diker, dikecek vakti olmazsa gömleğini sözcüklerle yamar.

Azla yetinir. Sözün de azıyla yetinir. Yetinmesi kanaatkârlığı da içkindir; daha kuşatıcı bir şeydir.

Güney çiçeklerine çok şiir okumuştur.

Edebiyatın hem muallimi hem muhaciridir. Kendi içine göçer, belli etmez. Çıbanları, sivilceleri, başarısız intihar artığı bıçak yaraları da kendi içinedir.

Ondan kendini saklamak için neşeli bir mizaçla çıkar insanlar karşısına… Yalnızlığını belli ederse yalnızlığa bakmaya yüzü kalmayacağını düşünür.

Gönlü dört mevsim mutedildir; kışları soğuk ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçmez.

Efsanelerden fazlaca beslenir. Sadece sözün büyüsüne inanır.

Evine dönerken filesinde, evinden çıkarken çıkınında güzel sözcükler bulunur.

Düğün görünce saçkıcı başı, düğüm görünce çözgücü başı olmak ister; sadece ister, eyleme geçene kadar o düğün biter, o düğüm çözülür.

Kaşıyla gözü arasında ay tutulur. Ondan yüzünde ay adacıkları…

Ahmet Doğru bu, şair…

Bir zamanlar Su Edebiyat mecmuasını çıkardı.

Ay Adası adında bir şiir kitabı var.

Duası sulara karışır, duasına da sular.

Böyle biliriz.




Mehmet Aycı, İki Yüz (Portre Yazıları).

GÜNDÖNÜMÜ ŞİİR SORUŞTURMASI

Gündönümü Dergisi: Medeniyet ile barbarlığın mücadele ettiği Dünya’da şiir gerekli mi?   AD: Medeniyet ile barbarlığın savaşa tutuştuğu...