5 Ocak 2022 Çarşamba

GÜNDÖNÜMÜ ŞİİR SORUŞTURMASI

Gündönümü Dergisi: Medeniyet ile barbarlığın mücadele ettiği Dünya’da şiir gerekli mi?

 

AD: Medeniyet ile barbarlığın savaşa tutuştuğu dünyada şiir de savaşa tutuşmuştur. Şiirin savaşı da dili eskilerin “lafügüzaf” dediği boş söyleyişe çekenlerle olmaktadır. Şiir, dili söze çekerek medeniyetin en büyük destekçisi olur. Gündelik yaşayışla boğulan, bayağılaşan dili erdemin kıyılarına çekerek sağaltır ve yüceleştirir. Dahası medeniyetin dili şiirdir. Her medeniyetin destan şiiri vardır. Bugünün vahşi kapitalist medeniyeti bile güçlenirken şiirle soluklanmıştır. Dolayısıyla medeniyet varsa şiir de olacaktır. Gereğin ötesinde şiirin varlığı bir lüzumdur.

 

Gündönümü Dergisi: Edebiyat Dergileri Edebiyatın nesi olur?  İyi şiir Edebiyat dergilerinde yer bulabiliyor mu? Dergiler şiiri mi, yoksa şairi mi yayınlıyor?

 

AD: Edebiyat dergileri, edebi muhitler oluşturur. Bir dergi bir şairi çıkarırsa ya da bir yazarı, kendinden beklenileni gerçekleştirmiştir. Genelde bir kişinin çabası ile sürdürülen dergiler, şair ve yazar için yolda olmaya katkı sağlar. Kuşkusuz edebiyat dergiciliğinin de birçok olumsuz yanları var. Başta gelen olumsuzluk yan edebiyat dergisinin edebiyat kaygısı taşımıyor olmasıdır. Mesela kaygısı ticari ya da başka bir şeyse sadece adı edebiyat dergisi olur.

 

İyi şiir göreceli bir durumdur. Bugün iyi şiir diyeceğimiz şiirler, yarına kalıcı olmayabilir. Hatta bu dergideki şiirler bugünü temsil etmeyen şiirler olarak değerlendirilebilir. Servet-i Fünun dergisi eski taraftarlarınca tuhaf şiirler yayınlayan bir dergiydi. Bugün bile dergi çok önemli bir yeniliğin taşıyıcısı olmanın dışında, belki Teyfik Fikret’in birkaç şiiri ile Cenap Şehabettin’in bir iki şiiri dışında, bu derginin güzel şiirlerin yayınlandığını söyleyemeyiz. O dönemde güzel şiirler yayınladığı düşünülen satışı Servet-i Fünun’un üç dört katı olan dergilerin ise bugün adı anılmıyor. Bana göre farklı tür, biçimlere göre değerlendirirsek her dergide iyi şiir var. Fakat bu oran ne kadar? İyi şiirin yanı sıra bir sürü de kötü şiir varsa durum nasıl olur? Bu sorular üzerinde daha ayrıntılı konuşulabilir.

 

Dergiler daha çok şairi yayınlasalar da şiiri de yayınlıyor yer yer. Bir edebiyat dergisi editörü olarak ben de şaire bakmadan şiiri değerlendiremiyorum. Çünkü iyi şiirin, adı duyulmadık birinden gelmesi çok da normal bir durum değil. İster istemez kuşku duyuluyor. Bir de sürerlilik önemli. Yeni bir isme hemen ilk şiirinde yer vermek devamının gelmesini engelliyor. Bu sebeple şair genelde şiirden önce değerlendiriliyor.

 

Gündönümü Dergisi: Sosyal medya şiire ne yapıyor? Şiirinden daha çok tanınan şairlerin varlığı neyin sonucu? 

 

AD: “Sosyal medya şiir üzerine konuşanları, çalışanları, uğraşanları daha geniş bir ölçekte bir araya getirdi. Edebiyat muhitini daha bir genişletti” demek isterdim. Maalesef insan yine nüfusunu kullanarak şiir dışında sahip olduğu nesneleri şiirini parlatmak için kullandı. Gerçi bu insanın doğasındaki ilkel benlik. Bilinçli insan tevazuu elden bırakmıyor. Sosyal medyanın beraberinde getirdiği birçok sorun var. Mesela şiiri zayıf olanlar, görsellerle güçlendirmeye ve “beğen beni beğeneyim seni” anlayışını etkin olarak kullanmaya çalışarak şiirlerini güçlü gösterebiliyorlar. Daha kötüsü kullanılan görseller de genelde kadın güzelliğini cinsel olarak öne çıkaran fotoğraflar, bunun da kötüsü bunu kadınların da yapıyor olması. Dolayısıyla beğenileri toplayan şiir değil, paylaşılan görseller. Eleştirimiz zaten yoktu, sosyal medya olma ihtimalini de öldürdü. Bir beğeni, birkaç sembolik ifadeyle, emoji denilen simgelerle, şiirler geçiştiriliyor. Okunmadan beğenilen, alkışlanan, güzel sözler edilen çok şiir var. Şiirle ilgisi olmayanlar da işin içine katılarak sosyal medya şairliği alt alta dizilen birkaç bilindik sözcükle, birkaç güzel fotoğrafın bir arada sunulduğu bir uğraş oldu. Her gün yüzlerce sosyal medya şairi çıkıyor. Daha kötüsü başlık ne, birim ne bilmeden; bu alt alta yazdıkları sözcükleri “Word” dosyasına yazmadan, ekran görüntüsü alarak gönderen ve dergide yayınlanmasını isteyenler var. Üç beş beğeni alan harika şiirlerin yanında, beş yüz ya da bin beğeni almış şiirin “ş”si olmayan metinler sosyal medya içinde yer alabiliyor.

 

Sosyal medya acayip bir mecra. Alan oldukça geniş. Sayfalar, gruplar… Aslında insanların bu şekilde şiirler uğraşmaları, kendilerine göre bir şiir algısı oluşturarak okumadan yazmaları kahve kültürünün sosyal medyaya taşınmış hali. “Gönül ne çay ister ne çayhane / Gönül sohbet çay kahve bahane” anlayışı “Gönül ne okumak ister ne yazmak / Tanışmak, konuşmak ister bahane yazmak” gibi bir havada sosyal medyaya taşınmış. Birbirine “üstad” diyenler, birbirinin şiirlerini yerde yer bulamayıp göklere çıkaranlar… Bunun yanında her gün onlarca şiir paylaşanlar… Ne güzel çok geniş bir kitle şiirle uğraşıyor işte. Bu cümlenin sonuna bir gülme emojisi koymak gerekirdi.

 

Gündönümü Dergisi: Türkiye’de sanatçı sadece sanatından dolayı kabul görebiliyor mu? Yoksa sanatçının ideolojisi sanatına verilen değeri etkiliyor mu?

 

AD: Türkiye’de sanatçı sadece sanatından dolayı kabul görebilir, nadiren de olsa böyle bir ihtimal var. Sanatçının ideolojisi sanatına verilen değeri etkiler elbette. Nazım Hikmet, sosyalist bir anlayışa sahip olmasa bugün hangi şiirleri kalırdı? Ya da Nazım Hikmet adından hâlâ söz edilir miydi? Aynı şey muhafazakâr sanatçılar için de geçerli. Necip Fazıl Kısakürek adı, muhafazakâr olmasa ne kadar etkili olurdu? Olması gereken de bir bakıma bu. Hiç kimse bir ideolojiden bağımsız değil, şair de değil. Mutlaka kendi ideolojimize yakın şaire daha fazla kıymet veririz. Bir de “yiğidi öldür hakkını yeme” durumu var. Yeri gelince bu hakta teslim ediliyor. Necip Fazıl’ın da Nazım Hikmet’in de toplumu kucaklayan, sanatın inceliğini gösteren mısraları herkes tarafından takdir görüyor.

 

Gündönümü Dergisi: Edebiyat Dergilerinde şiirle ilgili bazı inceleme yazılarında Amerikan ve Avrupa şiir kültürü okurun belleğine dâhil edilirken, kendi yaşadığı toplumun şiir geçmişinin yok saydığını görüyoruz. Örneğin görsel şiirden bahsederken Osmanlı görsel şiiri yok sayılabiliyor.  Size göre şiir nereden doğuyor?

 

AD: Bizim eski hastalığımız kendi değerlerini hor görme. Özgüvenimiz sadece savaşmak konusunda var olmuş. Ordu milleti diyerek yediden yetmişe topyekûn savaşmayı başarmışız. Kültürel alanda ise hep dış baskılara boyun eğmiş ve tuhaf bir yabancı hayranlığı geliştirmişiz. İlk Türk şairi Aprunçur Tiğin’in şiirlerinde mısra başı kafiye var. Hocamız ilk şiirlerimizde mısra başı kafiye kullanılmış deyince karşı çıkmıştım. Çünkü Türk şiirinde mısra sonu kafiye vardır. Bunu Kaşgarlı Mahmut’un derlediği, Aprunçur Tiğin’den çok önce yazılmış şiirlerde de görürüz, Orhun Yazıtları’nda da. Aprunçur Tiğin’den görülen mısra başı kafiyenin Mani dini etkisiyle Soğdakçadan alınan dini metinlerden geçtiğini düşünüyorum. Yani ilk şairimizden bugüne dış etkilere açık, dış kültüre hayran bir yaklaşımımız var. Bu divan şiirinde de oldu, Batı etkisinde gelişen modern şiirde de. Üretmek yerine yenilikleri almayı tercih etmişiz. Divan şiirindeki “Türkî-î basit” hareketi bir üretimdir, buna karşılık “Sekb-i Hindi” hareketi bir alıntıdır. Kuşkusuz sanat yenilik ister, bu yenilik üretilirse çok güzel olur; yerli olur, milli olur. İkinci Yeni’nin Divan şiiri kaynaklarına yönelmesi bu açıdan önemlidir. Muallim Naci’nin Hafız’ın bir sözünün Alfred de Musset’ye isnâd edilse beğenileceğini söyleyerek eleştirdiği durum bugünde geçerliliğini koruyor. Batılı bir ismin eserine hayranlık duyanlar, aynı değerdeki bir Doğulu ismin eserinin yüzüne bile bakmıyor. Tuhaf bir Batı hayranlığı.

 

Gündönümü Dergisi: Deneysel ve görsel şiir sanata bir katkı mıdır?  Bir şairimiz “Deneysel şiir okunabiliyorsa şiirdir” der. Bu söze katılıyor musunuz yoksa deneysel-görsel şiirin okunabilir olması zorunlu değil mi?

 

AD: Deneysel ve görsel şiir sanata bir katkıdır elbette. Şairimiz doğru söylemiş: “Deneysel şiir okunabiliyorsa şiirdir” bence de. Okunmayan, anlamı olmayan sözcüklerin şiir olduğunu düşünmek, şiirden şuuru çıkarmaktır. Dadaist bir yaklaşımla ya da sürrealist bir bakışla anlamsız sözcüklerle de şiir yazılabilir, bunun da kendine göre bir açıklaması ve tarzı vardır. Birkaç şiir için bu tarz çalışmalar normaldir. Deneysel ve görsel şiir, anlamsız sözcükleri yer yer şekil için yer yer kullanabilir. Fakat şiirin bütününde bir okunmazlık ve anlamsızlık varsa şahsen ben şiir olarak kabul etmem bu çalışmayı.

GÜNDÖNÜMÜ ŞİİR SORUŞTURMASI

Gündönümü Dergisi: Medeniyet ile barbarlığın mücadele ettiği Dünya’da şiir gerekli mi?   AD: Medeniyet ile barbarlığın savaşa tutuştuğu...